1 Ocak 2008 Salı

BİR İNŞİRAH AYETİ KADAR SANA GELDİM....

İnşirâh İnşirâh İnşirâh Hâra düştüm,dilime kan değdi yüreğime od.Dâra düştüm Ey Rab bana bir inşirah..Ah-u efgânımı bir dinleyiver, bu gece çok karanlık katran karası olmuş göğsümü bir açıver Daraldım Bir bakıver..
Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?(inşirah/1)
Genişlettin ey yar! Dünyadan bunaldığım her vakit, yağmur yağmur yüreğime, damla damla gözlerime düştün. Semalarda yerim yok bilirim, arşlardan ta ki gönlüme düştün. Yaralar bedenimde yol çizerken adeta, tuz değil, sen gönlüme tılsım sürdün. Dünya zemininde ayaklarım kayarken bir bilinmezliğe, tut ne olursun bırakma bilmediğim âlemlere Gece ve ben iki biçare yine kapındayım. Soluklanmak istiyorum Ya Rab! Gece yeminli konuşmuyor benimle. Gece küskün bana, yalnız bıraktım onu gelirim diye. Gitmedim ona Ya Rab! Geceler bensiz geçti,seccadeler eşsiz,yıldızlar yoldaşsız kaydı.Geceye söz verdim gelirim diye,gitmedim.İhanetim var ona..Gece yeminli..Ben sana bugün yalnız geldim.Terkedilmiş sevdaların mekanından geliyorum.Yıllanmış sevgilerin koynundan.Ayrılıklardan geliyorum.Yalnızlıktan Gönlümün tenhasından geliyorum.Gecenin günahlarımı örtmeyen mahremiyetinden geliyorum.Dünyanın arkamdan yırttığı gömleğimle.Kimsenin duymadığı ama kulağımı çınlatan aff sesleriyle geliyorum.Ademin utangaç bakışlarıyla,Nuh un terk-i diyarıyla bir yunus affı edasıyla geliyorum.Daraldım Ya Rab! Kabul ümidinin ferahlığıyla geliyorum. Yüreğim üşüyor artık, mahşeri bir yalnızlıkla geliyorum. Aç Ya Rab ne olursun aç göğsümü tekrar bir köz değdir. İçimin vahalarından kurtar beni. İnşirah inşirah inşirah ayet ayet genişlet beni.
Yükünü senden alıp atmadık mı? O senin belini büken yükü .(inşirah/2)
Attın ey yar! Ben bilemedim yükümün azaldığını ama sen hafiflettin beni. Dünyanın omuzlarıma yüklediği bu ağırlık, yüzümü yere düşürmeye başlamışken, bu yükü benden alarak belimi sen doğrulttun. Rükuya eğilen bir beden senin karşında yüce makama erdi. Secdeye değen baş, merhametinle sana erdi. Oysa ben bilemedim. Kirlenmiş yüreğimle, sözlerimi dünyaya aşina ettim kapıldım bu misafirhanenin işvesine. Şimdi temaşa bile edemiyorum masivayı. Aydınlanmıyor gözlerim, yeşermiyor kırık düşlerim. Yoksa Ey Rab ben, sen olan benliğimi çoktan mı tükettim Züleyha kadar günahkârım, Yusuf kadar masum olmak isterdim oysa ama ben düştüğüm zindanda ezilecek kadar günah topladım. yüküm ağır Tüm zerrelerim affına sığındı Mecalsizim, hissizim, bir o kadar da cahilim Al yükümü Ya Rab ne olursun al belimi büken bu yükü tekrar hafiflet beni.Doğrult ki beni,yüzüm sana dönebileyim.Elimi sana açabileyim.İnşirah inşirah inşirah ayet ayet doğrult beni.
Senin şanını ve ününü yüceltmedik mi?(inşirah/4)
Yücelttin ey yar! En şerefli varlık olarak açtım dünyaya gözlerimi.Mahlukata halife eyledin.İns-an makamında ruhuma can verdin..verdin de ben kıymetimi bilemedim.Aklımı sürgün ettim mantığın hiç uğramadığı yalancı uğraşlara.Her mevsim yağmur yağarken ruhuma,nadasa bıraktım kurak gönlümü.Her insan ektiği biçer değil mi Ya Rab! Günah ektiğim bahçelerde karagüller büyüdü, kokusuz renksiz. Işığım bir mumun aydınlandığı kadar, verdiğim bir aldığım kadar fakat ben olamadım bir senin bana biçtiğin değer kadar. Biraz mağrur, biraz bîzar, biraz da kendimi şekva ile geldim. Değersizliğimi bilerek, mecruh bir hal ile geldim işte Sen şanımı yüceltirken, ben bir o kadar aczi yetimle, nasır tutmuş ayaklarımla, kör olmuş gözlerimle, karalanmış hanemle geldim. Kalbimi avucuma sıkıştırarak, rengini kimse görmesin diye saklayarak getirdim. Amansızım, dermansızım, fermansızım. Ne olursun Ya Rab yeniden yücelt beni gönül gözümden geçir beni.Gözyaşına gark eyle beni eyle ki insan bileyim kendimi.İnşirah inşirah inşirah ayet ayet yücelt beni.
Yalnız Rabbine yönel.(inşirah/8)
Hayatın koylarından çıkıp senin limanına yöneldim Yar Rab!Sen ki sana gelmeyene dahi lütfederken,bilirim geri çevirmezsin beni kapından.Nihayetsiz aczi yetimle,dünyevi arzuların kıvrımlarından,yokuşlu yollarından,ben kendimden geçerek sana geldim bu gece kün diyerek eyleyiverirsin diye bir ferman,ben ahvalimi dökerek sana geldim Ya Rab!.Benim sana anlatmaya halimi kelama ne hacet,sen beni bilirsin benim halim zaten aşikâr.Kurtar ne olursun bitsin artık bu esaret! Nefsaniyetin haysiyetini huzurda kırmaya geldim. Bakıp görmeyen gözlerimi sende açmaya, atıp yanmayan kalbimi sende yakmaya, her boşluğa sayan ama her daim seni anmayan dilimi konuşturmaya, sana muhtaçlığın şerefini başıma taç etmeye geldim. Sevdası her şeyden âlâ ne olursun aç yüreğimi ben senden bir inşirah istemeye geldim İnşirah inşirah inşirah ayet ayet ferahlamaya geldim. Nola ahh nola Ya Rab, ben sende kalmaya geldim. Bir inşirah ayeti kadar sana yönelmeye geldim......

30 Aralık 2007 Pazar

KAPI ÇALAR

Kapı çalar… Sabahın erken saatlerinde… Açarsınız. Sütçünüzdür gelen. Sütçünün litreliğinden kabınıza dökülen beyazlıkta sabahın güzelliğine kavuşursunuz. Gözünüzde pırıl pırıl bir sabah kahvaltısı canlanır. İçinizden “Bugün kahvaltıyı bahçede yapalım.” Diye geçirirsiniz…
***
Kapı çalar… Gelen postacıdır. Kucağında büyükçe bir paket. Uzattığı kâğıda bir imza atarsınız. Daha önceden ısmarladığınız kitaplara kavuşmanın sevincini yaşarsınız. Zaten tatilde olduğunuzdan bu kitaplara çok ihtiyacınız vardır. “Artık canım sıkılmayacak” deyip keyiflenirsiniz. En çok merak ettiğinizi alıp şezlonga uzanırsınız…
***
Kapı çalar… Kapıya koşarsınız. Yıllardır görmediğiniz bir dost gelmiştir. Sevinirsiniz. Sohbetleriniz saatler boyu, hatta günlerce sürer. “Yaşamak ne güzel” dersiniz içinizden. Hele böyle dostlar varken…
***
Kapı çalar… Dürbünden bakarsınız. Kimseyi göremezsiniz. Dönüp yeniden koltuğa gömülürsünüz. Bir daha çalar. Bakarsınız, yine kimse yok. Tam o sırada bir daha çalınca kapıyı açarsınız. Komşunuzun oğlu. Elindeki sopayla zile uzanmakta. Meğer tuzları bitmiş. İçeriden tuz getirirken kendi kendinize söylenirsiniz “Elbette göremem. Keratanın boyu bir metre… ”Bu küçük hadise neşelendiriverir ortalığı. Hatta koşup hanımınıza anlatırsınız…
***
Kapı çalar… Düşüp bayılacak kadar şaşırırsınız. Askerdeki oğlunuz haber vermeden izne çıkmıştır. “Oğlum benim…” diye hasretle kucaklarken gözyaşlarınızı zapt edemezsiniz. Mutluluğunuz oğlunuzun izni kadar uzar…
***
Kapının her çalışında sanki mutluluğa koşmaktasınız. Huzur tüter gözlerinizde. Her sessizlikte kulaklarınız zil sesi arar… “Ve Kapı Çalmaz…” En büyük misafir gelir. Adeta kapıyı kırmıştır. Alıp gider sizi, şaşırırsınız. “Niye haber vermedi?” diye içinizden geçirirken “Doğduğundan beri zile basmaktayım.” Der. Bir şeyler söylemek istersiniz o an. Ama o andan sonra diliniz dönmez. Ölüm sessiz sedasız gelivermiştir…
Murat Başaran
Yağmurda ıslanarak çıktık yola yüreğim.. Biz her şeyi göze alarak çıktık bu yola....Ve acılara göğüs gererek devam edeceğiz hep..Tebessüm ederek hayata...Tıpkı bir güneş gibi doğacağız yüreklere...Bir gül gibi açacağız sevda mevsiminde.... Tek sermayemiz sevdadır bizim..tek dostumuz yıldızlar..Onlara anlatırız kendimizi..Onlar anlar sadece bizi...Ve saklanırız geceye..Kimse görmesin bizi bilmesin diye....Umut olup yağarız gökyüzünden..Aşk olur yanarız gönülden...Ve yürürüz yüreğim..Bütün engellere karşı...Eğer soktuysak elimizi taşın altına ezilse de çekmeyiz yüreğim..Hep dediğim gibi ya... Yağmurda ıslanarak çıktık yola yüreğim.. Biz her şeyi göze alarak çıktık bu yola....Ve acılara göğüs gererek devam edeceğiz hep..Tebessüm ederek hayata...Tıpkı bir güneş gibi doğacağız yüreklere...Bir gül gibi açacağız sevda mevsiminde.... Tek sermayemiz sevdadır bizim..Tek dostumuz yıldızlar..Onlara anlatırız kendimizi..Onlar anlar sadece bizi...Ve saklanırız geceye..Kimse görmesin bizi bilmesin diye....Umut olup yağarız gökyüzünden..Aşk olur yanarız gönülden...Ve yürürüz yüreğim..Bütün engellere karşı...Eğer soktuysak elimizi taşın altına ezilse de çekmeyiz yüreğim..Hep dediğim gibi ya... Aşıklar diyarına ulaşmak o kadar kolay mı...Acıya tebessüm gerekir..Taş atan ele gül atan el gerekir...Bize engel koyana dost eli gerekir...İşte yüreğim kolay mı sandın..aşıklar diyarına ulaşmayı..Kolay mı sandın sen aşkı...Hiç kolay değil yüreğim hiç kolay değil...Aşk sandıkları gibi oyuncak değildi ki...Aşk yanmaktı aslında sadece geceleri ağlamaktı kimse bilmesin görmesin diye...Aşk MUSAB’dı yüreğim AŞK EBU BEKİR di....Ve onlar gibi olabilmekti..Sevgili için can vermekti....Kardelen kadar temiz su kadar saftı aşk... Ve yüreğim aşk sadece çift kişilik yaşanan bir yalnızlıktı...Ve yüreğim aşkı,sevdayı koyup bağrımıza umudu alıp koynumuza gidelim yüreğim gidelim...Okşanmamış yetim başları,dinmeyen hasret acıları bizi bekler yüreğim...Ve tanıtalım yüreğim kendimizi herkese..Duysun bilsin bizi bütün acılar...Ve bütün yangınlar..Biz sevda yağmurlarında ellerini açmış bekleyen bir garip dilenciyiz....
Yüreğim çıktığımız bu yolda bize taşlar atılacak hep..Belki acı çekeceğiz ikimizde...Acıtacaklar bizi kanatacaklar...Hep oklar fırlatılacak belki de... Ama unutma yüreğim bu yolda sana gelen okları gül kabul etmezsen yükselemezsin... Hadi şimdi yürüyelim senle umuda..Beklerler aşıklar diyarında...Kolay değil yüreğim sanma hiç kolay değil aşık olmak..Hele aşıklar diyarına varmak...Öyle olmalıyız ki bize verilen zehiri bal diye yutmalıyız...İşte aşıklar diyarına böyle yola çıkılır.... İçimizdeki bembeyaz güller kana boyandı yüreğim.Kana boyadılar hep.... Biz tebessüm edelim yüreğim sadece tebessüm edelim... ağlayacaksa da gece ağlayalım..Kimse görmesi ağladığımızı kimse bilmesin...Yıldızlar görsün sadece..Dosttur onlar bize...Hep ışığıyla umut olur bize... Sen incinme yüreğim yarınlar bizi bekler....Okşanmamış yetim başları bizi bekler...Gidelim yüreğim yanımızda umut götürelim..Tek sermayemiz olsun umut..Tek nedenimiz.... Ve masmavi gökyüzünde duman olanları görmeyelim yüreğim...Varsın kanatsınlar bizi yaksınlar acıtsınlar hep....Biz hep tebessüm edelim yüreğim....Ağlayacaksak da gece ağlayalım..Kimse bilmesin kimse görmesin.... Ve şimdi sevdayı sarıp koynumuza yürüyelim yüreğim...Vursunlar bizi kırsınlar yaksınlar ama sevdamıza dokunmasınlar yüreğim....Ona dokundurtmayalım kötüleri...Çünkü o saf ve temiz sevdamız bizim tek yaşam kaynağımız...Yaşamayı öğretti bize o sevda gerçekten sevmeyi öğretti....Sevelim yüreğim hep dürüstçe mertçe ve yüreklice....

DİNLE BENİ YÜREĞİM!

DİNLE BENİ YÜREĞİM!!! Umudum var yarına....Güneş doğacak yine....Ve hayat başlayacak..Yine incitecekler yüreğim seni...Yine kanatacaklar dikenleriyle....Başını kaldır yüreğim bak sen gökyüzüne hala masmavi rengi görüyorsan yürü ve bak önüne...Anladın dimi artık her şey sahte..Herkesin yüzünde birden fala maske...Yüreğim yetişelim artık sonu gelmeyen yangınlara..Bizde yansak da söndürelim başka yananları...Anlatalım katı yüreklere sevdanın adını.....Ve kazıyalım gökyüzüne sevgiyi ve aşkı....Hisset yüreğim bu mevsimde esen rüzgarları....Hissetme ama sana atılan taşları.. Devam edelim yüreğim severek devam edelim.... İlk önce sevmeyi sevelim yüreğim.....Dua edelim sevmeyi sevmeyenler için...Ve ağlayalım ağlamayı bilmeyenler için.... Bir sevda mevsimindeyiz yüreğim.....gülleri gözyaşıyla büyütülen bir sevda mevsimi.....Rengini kandan alan gülleriyle örtülen bir sevda mevsimi...Hayallerin bulutlarda gezdiği bir sevda mevsimi.... Yarınlar bizi bekliyor yüreğim....Acılar bizi bekliyor..biz hep tebessüm edelim yüreğim içimiz kan ağlasa da.....Ve yüreğim tanıtalım kendimizi bizi bilmeyenlere...BİZ KİMMİYİZ??? BİZ SEVDA YAĞMURLARINDA ELLERİNİ AÇMIŞ BEKLEYEN BİR GARİP DİLENCİYİZ....